peril
pe
ˈpɛ
pe
ril
rəl
rel
British pronunciation
/pˈɛɹə‍l/

"peril"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

to peril
01

tehlikeye atmak, riske sokmak

to put someone or something in a dangerous or difficult position
Transitive: to peril sth
to peril definition and meaning
example
Örnekler
Ignoring safety guidelines could peril the lives of those involved.
Güvenlik kurallarını görmezden gelmek, ilgili kişilerin hayatlarını tehlikeye atabilir.
Reckless actions may peril the success of the entire mission.
Düşüncesiz eylemler, tüm görevin başarısını tehlikeye atabilir.
Peril
01

tehlike, yakın risk

great and immediate danger, especially when one may be harmed or even killed
example
Örnekler
Mountaineers faced many perils from rockfalls and avalanches during their ascent.
Dağcılar tırmanışları sırasında kaya düşmeleri ve çığlardan kaynaklanan birçok tehlike ile karşılaştılar.
Sailing alone across the ocean presented enormous perils from storms and equipment failures.
Okyanusu tek başına geçmek, fırtınalar ve ekipman arızalarından kaynaklanan büyük tehlikeler sunuyordu.
02

an action or undertaking that is risky and may result in harm or loss

example
Örnekler
Climbing without safety gear was a peril he willingly accepted.
They entered the stormy sea in a small boat, a dangerous peril.
03

tehlike

the state of being threatened by or exposed to a significant negative occurrence
example
Örnekler
The mission plunged deep into enemy territory, with the agents operating under constant peril of discovery.
Görev, düşman topraklarına derinlemesine girdi ve ajanlar keşfedilme tehlikesi altında çalıştı.
Tests on new aircraft design exposed pilots to the peril of mechanical failures or crashes.
Yeni uçak tasarımı üzerindeki testler, pilotları mekanik arızaların veya kazaların tehlikesi ile karşı karşıya getirdi.
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store