Ara
other
01
öteki
being the one that is different, extra, or not included
Example
I spent the other half of my salary on groceries.
Maaşımın diğer yarısını yiyecek alışverişine harcadım.
I will save the other slice of cake for you.
Diğer dilimi senin için saklayacağım.
02
geçen, öteki gün
happened just before the present time
Example
I saw them at the park the other day.
The other evening, we went out for a quiet dinner.
03
olağandışı, sıradışı
very unusual; different in character or quality from the normal or expected
04
eski, geçmişe ait
belonging to the distant past
other
01
öbür
a person or thing that is different or distinct from one already mentioned or known about
Example
I have my favorite book, and I'd like to hear about others that you recommend.
Favori kitabım var ve bana önerdiğin diğerleri hakkında duyurmak istiyorum.
One option did n't suit me, so I decided to explore other possibilities.
Bir seçenek bana uymadı, bu yüzden diğerlerini keşfetmeye karar verdim.
other
01
diğer, öteki
used to refer to additional people or things beyond those already mentioned or under discussion
Example
We explored one part of the city, but we have n't visited the other areas yet.
Şehrin bir kısmını keşfettik, ancak henüz diğer alanları ziyaret etmedik.
She received some gifts for her birthday, but the other presents arrived later.
Doğum günü için birkaç hediye aldı ama diğer hediyeler daha sonra geldi.
Yakın Kelimeler
