nuclear
01
nükleer
relating to, producing, or powered by nuclear energy
Örnekler
The country invested in nuclear power to reduce its dependence on fossil fuels.
Ülke, fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltmak için nükleer enerjiye yatırım yaptı.
She studied nuclear physics to understand the behavior of atomic particles.
Atomik parçacıkların davranışını anlamak için nükleer fizik okudu.
02
nükleer
describing weapons that are powered by the energy produced either from nuclear fission or a combination of fusion and fission reactions
Örnekler
The country tested a new nuclear bomb that caused global concern.
Ülke, küresel endişeye neden olan yeni bir nükleer bomba test etti.
The arms race was driven by the development of nuclear weapons.
Silahlanma yarışı, nükleer silahların geliştirilmesiyle körüklendi.
03
nükleer
relating to or involving the central part of an atom, called the nucleus
Örnekler
Nuclear energy is generated through the process of splitting or combining atomic nuclei to produce heat.
Nükleer enerji, ısı üretmek için atomik çekirdeklerin bölünmesi veya birleştirilmesi süreciyle üretilir.
Nuclear medicine uses radioactive substances to diagnose and treat diseases.
Nükleer tıp, hastalıkları teşhis etmek ve tedavi etmek için radyoaktif maddeler kullanır.
04
nükleer, hücre çekirdeği ile ilgili
of or relating to or constituting the nucleus of a cell
05
nükleer, çekirdeksel
constituting or like a nucleus
Leksikal Ağaç
binuclear
mononuclear
nucleate
nuclear
