Mine
01
maden
a deep hole or large tunnel in the ground where workers dig for salt, gold, coal, etc.
Örnekler
The diamond mine in Africa was known for its rare gemstones.
Afrika'daki elmas madeni, nadir bulunan değerli taşlarıyla biliniyordu.
The abandoned mine was converted into a tourist attraction.
Terk edilmiş maden, bir turistik cazibe merkezine dönüştürüldü.
Örnekler
The documentary highlighted the lasting impact of mines on civilian populations.
Belgesel, mayınların sivil nüfus üzerindeki kalıcı etkisini vurguladı.
The area was declared safe after all the mines were successfully removed.
Bölge, tüm mayınlar başarıyla temizlendikten sonra güvenli ilan edildi.
to mine
01
çıkarmak, işletmek
to extract resources from the earth by digging
Transitive: to mine resources
Örnekler
Coal miners use equipment to mine coal from underground deposits.
Kömür madencileri, yeraltı yataklarından kömür çıkarmak için ekipman kullanır.
Gold prospectors pan for gold in rivers to mine valuable particles.
Altın arayıcıları, değerli parçacıkları çıkarmak için nehirlerde altın ararlar.
02
mayın döşemek, mayınlamak
to place explosive mines in a location, usually as a military tactic or for defensive purposes
Transitive: to mine a place
Örnekler
The soldiers were ordered to mine the perimeter of the base to prevent enemy infiltration.
Askerlere, düşman sızmasını önlemek için üssün çevresini mayınlamaları emredildi.
The navy ships mined the harbor to protect against enemy ships entering the area.
Donanma gemileri, düşman gemilerinin bölgeye girmesini engellemek için limanı mayınladı.
mine
01
benim
used for referring to something that belongs to or is related to the person who is speaking
Leksikal Ağaç
miner
mine



























