Makeup
01
makyaj malzemesi
any type of substance that one uses to add more color or definition to one's face in order to alter or enhance one's appearance
Örnekler
She applied her makeup carefully before the big event.
Büyük etkinlikten önce makyajını dikkatlice uyguladı.
He noticed her makeup was vibrant and skillfully done.
Onun makyajının canlı ve ustalıkla yapıldığını fark etti.
02
bileşim, yapı
the combination or arrangement of parts or qualities that form an individual or entity
Örnekler
The makeup of the soil affects the growth of plants in the garden.
Toprağın bileşimi, bahçedeki bitkilerin büyümesini etkiler.
Understanding the cultural makeup of a community is crucial for effective communication.
Bir topluluğun kültürel yapısını anlamak, etkili iletişim için çok önemlidir.
03
telafi oturumu, yedek etkinlik
an event scheduled to replace or compensate for a previously cancelled event
Örnekler
The concert was cancelled, and a makeup performance was arranged.
Konser iptal edildi ve bir telafi performansı düzenlendi.
The league scheduled a makeup game for next week.
Lig, gelecek hafta için bir telafi maçı planladı.
04
telafi sınavı, telafi
an exam given as a replacement for a missed or failed one
Örnekler
She took the makeup after falling ill during the original test.
Orijinal test sırasında hastalandıktan sonra telafi sınavına girdi.
Students must schedule their makeup within a designated time frame.
Öğrenciler, telafi sınavını belirlenen bir zaman dilimi içinde planlamalıdır.
