to look to
[phrase form: look]
01
güvenmek, dayanmak
to rely on someone or something for guidance, support, or assistance
Örnekler
As the team captain, we look to you for guidance and leadership.
Takım kaptanı olarak, rehberlik ve liderlik için size güveniyoruz.
In times of difficulty, people often look to their families for support.
Zor zamanlarda, insanlar genellikle destek için ailelerine başvururlar.
02
umut etmek, özlemek
to anticipate or desire the occurrence of something, often with optimism and hope
Örnekler
I look to the future with optimism and excitement.
Geleceğe iyimserlik ve heyecanla bakıyorum.
We look to the day when hunger will be eradicated from the world.
Açlığın dünyadan silineceği günü dört gözle bekliyoruz.
03
odaklanmak, dikkatini vermek
to pay attention to something with the goal of making improvements
Örnekler
The coach advised the team to look to their strategies to overcome challenges in the upcoming match.
Koç, takıma yaklaşan maçtaki zorlukların üstesinden gelmek için stratejilerine bakmalarını tavsiye etti.
In times of uncertainty, it is crucial for a nation to look to its defenses for enhanced security.
Belirsizlik zamanlarında, bir ulusun güvenliğini artırmak için savunmalarına bakması çok önemlidir.
04
düşünmek, araştırmak
to consider and explore ways to make something better or more effective
Örnekler
The team decided to look to innovative technologies for improving efficiency in their workflow.
Ekip, iş akışlarında verimliliği artırmak için yenilikçi teknolojilere bakmaya karar verdi.
In times of economic downturn, businesses often look to cost-cutting measures to maintain stability.
Ekonomik durgunluk zamanlarında, işletmeler genellikle istikrarı korumak için maliyet kesme önlemlerine başvururlar.



























