Heavyweight
01
ağır siklet, önemli şahsiyet
a person of exceptional importance and reputation
02
ağır sıklet
a boxer who weighs more than 91kg and competes in heavyweight class
03
ağır siklet, ağır siklet güreşçisi
a wrestler whose weight is typically above 125 kg
Örnekler
The heavyweight executed a flawless takedown.
Ağır siklet kusursuz bir devirme gerçekleştirdi.
As a heavyweight, he relies on power and technique.
Bir ağır sıklet olarak, güce ve tekniğe güvenir.
04
ağır siklet, dev
a very large person; impressive in size or qualities
05
ağır siklet, ağır siklet boksör
an amateur boxer who weighs no more than 201 pounds
06
ağır sıklet
(in wrestling and boxing) a weight in the heaviest category which is above 91kg
heavyweight
01
ağır, ağır siklet
of great weight or thickness; designed for durability, warmth, or intense use
Örnekler
The mountaineer relied on a heavyweight down parka to survive the Arctic blizzard.
Dağcı, Arktik kar fırtınasında hayatta kalmak için ağır bir kuş tüyü parka kullandı.
This heavyweight canvas tote can carry groceries without tearing, unlike flimsy reusable bag
Bu ağır kanvas çanta, dayanıksız yeniden kullanılabilir çantaların aksine, yiyecekleri yırtılmadan taşıyabilir.
02
ağır siklet, önemli
having significant importance, influence, or power
Örnekler
The conference featured a heavyweight panel of Nobel laureates debating climate polic
Konferans, iklim politikasını tartışan Nobel ödüllülerden oluşan ağır siklet bir panele ev sahipliği yaptı.
As a heavyweight contender in the tech industry, her endorsement could make or break startups.
Teknoloji endüstrisinde bir ağır siklet olarak, onun desteği girişimleri başarıya ulaştırabilir ya da batırabilir.
Leksikal Ağaç
heavyweight
heavy
weight
