to co-opt
01
koopte etmek, üyeliğe seçmek
to select or bring someone into a group as a colleague or fellow member
Örnekler
The committee co-opted several new members to strengthen its team.
Komite, ekibini güçlendirmek için birkaç yeni üyeyi koopte etti.
She was co-opted into the board for her expertise.
Uzmanlığı nedeniyle yönetim kuruluna koopte edildi.
02
sahiplenmek, ele geçirmek
to take something for one's own use, often without permission
Örnekler
The designer co-opted traditional patterns in her modern collection.
Tasarımcı, modern koleksiyonunda geleneksel desenleri co-opt etti.
Protest slogans were co-opted by commercial advertisers.
Protesto sloganları ticari reklamcılar tarafından ele geçirildi.
