in retrospect
/ɪn ɹˌɛtɹoʊspˈɛkt/
/ɪn ɹˌɛtɹəʊspˈɛkt/
in retrospect
01
geriye dönük olarak, geriye bakıldığında
used to reconsider something after gaining more information or experience
Örnekler
In retrospect, I realize that taking that job was a great career move.
Geriye dönüp baktığımda, o işi kabul etmenin harika bir kariyer hamlesi olduğunu fark ediyorum.
In retrospect, I see now that quitting my job without a backup plan was n't the wisest choice.
Geriye dönüp baktığımda, işimi yedek bir plan olmadan bırakmanın en akıllıca seçim olmadığını şimdi anlıyorum.



























