to age out
[phrase form: age]
01
olgunlaşmak, gelişmek
to mature mentally and not do certain behaviors
Örnekler
As he aged out, he developed a better understanding of the complexities of life.
Olgunlaştıkça, hayatın karmaşıklıklarını daha iyi anlamaya başladı.
With experience and patience, one 's perspective on certain matters can age out and become more insightful.
Deneyim ve sabırla, bir kişinin belirli konulara bakış açısı olgunlaşabilir ve daha içgörülü hale gelebilir.
02
yaş sınırını aşmak, belirli bir yaşın üzerinde olmak
to become too old to qualify for a specific program, service, or opportunity
Örnekler
The retirement plan allows employees to age out and start receiving benefits after a certain age.
Emeklilik planı, çalışanların yaşlanmasına ve belirli bir yaştan sonra faydalar almaya başlamasına olanak tanır.
Many government assistance programs have age limits, and individuals may age out of receiving benefits.
Birçok hükümet yardım programının yaş sınırları vardır ve bireyler yaş sınırını aşarak yardım almaktan çıkabilir.



























