to sandwich between
[phrase form: sandwich]
01
sıkışmak, arasında sıkışıp kalmak
to be in a confined area with little space between two objects or individuals
Örnekler
I felt sandwiched between two large suitcases in the crowded bus.
Kalabalık otobüste iki büyük bavul arasında sıkışmış hissettim.
She was sandwiched between two colleagues in the packed elevator.
Dolu asansörde iki meslektaşı arasında sıkışıp kalmıştı.
02
sıkıştırmak, araya sıkıştırmak
to squeeze someone or something tightly between two other people or objects
Örnekler
The car was so tightly parked that I was sandwiched between two vehicles.
Araba o kadar sıkı park edilmişti ki iki araç arasında sıkışıp kaldım.
In the crowded elevator, I was sandwiched between two strangers.
Kalabalık asansörde, iki yabancı arasında sıkışmıştım.



























