blond
blond
blɑ:nd
bland
British pronunciation
/blɒnd/

"blond"kelimesinin İngilizce tanımı ve anlamı

blond
01

sarışın

(of hair) pale yellow or gold in color
blond definition and meaning
example
Örnekler
Her blond hair caught the sunlight and gleamed like gold.
Onun sarışın saçları güneş ışığını yakaladı ve altın gibi parladı.
She had a pretty blond braid that rested on her shoulder.
Omzunun üzerinde duran güzel bir sarışın örgüsü vardı.
02

sarışın

(of a person) having pale yellow hair
blond definition and meaning
example
Örnekler
He has a friendly smile and bright blue eyes, making him a handsome blond guy.
Sıcak bir gülümsemesi ve parlak mavi gözleri var, bu da onu yakışıklı bir sarışın adam yapıyor.
The blond child's laughter echoed in the playground.
Sarışın çocuğun kahkahası oyun alanında yankılandı.
Blond
01

beyaza yakın açık grimsi sarı

a pale yellow or golden color
blond definition and meaning
example
Örnekler
The walls were painted a pale blond to brighten the room.
Odayı aydınlatmak için duvarlar soluk sarı renge boyandı.
The artist chose a soft blond for the highlights in the painting.
Ressam, tablodaki vurgular için yumuşak bir sarı tonu seçti.
02

sarışın, sarışın kişi

a person with fair skin and hair
blond definition and meaning
LanGeek
Uygulamayı İndir
langeek application

Download Mobile App

stars

app store