to throw together
/θɹˈoʊ təɡˈɛðɚ/
/θɹˈəʊ təɡˈɛðə/
to throw together
[phrase form: throw]
01
aceleyle bir araya getirmek, üstünkörü toplamak
to assemble things hastily or without much care, resulting in a random arrangement
Örnekler
Let's throw some ideas together for the brainstorming session.
Beyin fırtınası oturumu için birkaç fikri rastgele bir araya getirelim.
The team had to throw together a quick response to the unexpected challenge.
Ekip, beklenmedik meydan okumaya hızlı bir yanıt uydurmak zorunda kaldı.
02
bir araya getirmek, aniden bir araya getirmek
to unexpectedly bring people into a situation where they meet and get to know each other
Örnekler
The team-building workshop threw together employees from different departments, fostering collaboration.
Takım oluşturma çalıştayı, farklı departmanlardan çalışanları bir araya getirdi, işbirliğini teşvik etti.
The unexpected project deadline threw us all together, and we had to work closely to meet it.
Beklenmeyen proje son teslim tarihi hepimizi bir araya getirdi ve onu karşılamak için yakından çalışmak zorunda kaldık.
