Sustenance
01
gıda
the nourishing substances or food that provide the necessary nutrients and energy to sustain life
02
yaşam dayanağı, rızk
the resources necessary for maintaining a basic standard of living, including food, shelter, and other essential expenses
Örnekler
Despite working multiple jobs, she struggled to earn enough to provide sustenance for her family, often having to prioritize between necessities.
Birden fazla işte çalışmasına rağmen, ailesine geçim sağlamak için yeterli kazanç elde etmekte zorlanıyordu ve sıklıkla ihtiyaçlar arasında öncelik belirlemek zorunda kalıyordu.
The government implemented social welfare programs to ensure that citizens living below the poverty line have access to basic sustenance such as food and housing.
Hükümet, yoksulluk sınırının altında yaşayan vatandaşların gıda ve barınma gibi temel geçim kaynaklarına erişebilmesini sağlamak için sosyal refah programları uyguladı.
