to pull down
[phrase form: pull]
01
yıkmak
to demolish a structure or building, typically by pulling it apart or taking it down piece by piece
Transitive: to pull down a structure or building
Örnekler
The city council decided to pull the old theater down to make way for a new mall.
Belediye meclisi, yeni bir alışveriş merkezi yapmak için eski tiyatroyu yıkmaya karar verdi.
The construction team started to pull the bridge down for safety reasons.
İnşaat ekibi, güvenlik nedenleriyle köprüyü yıkmaya başladı.
02
aşağı çekmek, indirmek
to cause something to move to a lower position or state
Transitive: to pull down sth
Örnekler
She pulled the blinds down to block out the sunlight.
Güneş ışığını engellemek için panjurları aşağı çekti.
The pilot pulled the aircraft's landing gear down for a safe landing.
Pilot, güvenli bir iniş için uçağın iniş takımını aşağı çekti.
03
kazanmak, cebe indirmek
to earn or receive a specific amount of money
Transitive: to pull down an amount of money
Örnekler
Despite the economic downturn, she still pulled down a commendable income from her investments.
Ekonomik durgunluğa rağmen, yatırımlarından hala takdir edilebilir bir gelir elde etti.
As an independent artist, he struggled initially but now pulls down substantial revenue from his online sales.
Bağımsız bir sanatçı olarak, başlangıçta mücadele etti ama şimdi çevrimiçi satışlarından önemli miktarda gelir elde ediyor.
