to ball up
[phrase form: ball]
01
berbat etmek, düzeni bozmak
to ruin or create disorder in something
Örnekler
He balled up the presentation by forgetting important details.
Önemli detayları unutarak sunumu berbat etti.
Let 's not ball up the project with last-minute changes.
Projeyi son dakika değişiklikleriyle berbat etmeyelim.
02
top haline getirmek, yuvarlayarak top yapmak
to make something into a ball by squeezing or crushing
Örnekler
The clay balled up perfectly for shaping into pottery.
Kil, çömlek şekillendirmek için mükemmel bir şekilde topaklandı.
The dough balled up smoothly as she kneaded it for the bread.
Hamur, ekmeği için yoğururken pürüzsüz bir şekilde toplandı.
03
top gibi olmak, küçülmek
to fold the body forward, bringing arms and legs in
Örnekler
The hedgehog instinctively balled up when it sensed danger.
Kirpi, tehlikeyi hissettiğinde içgüdüsel olarak toplandı.
The armadillo has a natural defense mechanism to ball up.
Armadillo'nun top gibi olmak için doğal bir savunma mekanizması vardır.



























