Playing field
01
oyun alanı
a designated area where a sport or game is played
Örnekler
The playing field is divided into two halves during a match.
Maç sırasında oyun alanı iki yarıya bölünür.
The children enjoyed playing soccer on the playing field after school.
Çocuklar okuldan sonra oyun alanında futbol oynamaktan keyif aldılar.
02
eşit şartların sağlandığı bir durum
the circumstances or conditions under which competition takes place
Örnekler
The new policies have helped to create a more level playing field for all students.
Yeni politikalar, tüm öğrenciler için daha dengeli bir oyun alanı yaratılmasına yardımcı oldu.
The new regulations aim to create a more level playing field for small businesses.
Yeni düzenlemeler, küçük işletmeler için daha adil bir oyun alanı yaratmayı hedefliyor.



























