to pep up
[phrase form: pep]
01
cesaretlendirmek, moral vermek
to inspire someone, especially with enthusiastic cheers or words of encouragement
Örnekler
Whenever I feel demotivated, her words always pep me up.
Ne zaman motive olmadığımı hissetsem, onun sözleri her zaman beni heyecanlandırır.
The team was down by two goals, but the fans tried to pep them up with their loud cheering.
Takım iki gol gerideydi, ancak taraftarlar yüksek sesli tezahüratlarıyla onları coşturmaya çalıştı.
02
canlandırmak, heyecanlandırmak
to make something more energetic or exciting
Örnekler
She added a few jokes to pep up her speech and keep the audience engaged.
Konuşmasını canlandırmak ve dinleyicileri ilgili tutmak için birkaç şaka ekledi.
The party was a bit dull, but the DJ played a few tracks that pepped things up.
Parti biraz sıkıcıydı, ancak DJ birkaç şarkı çalarak ortamı canlandırdı.
03
canlandırmak, hareketlendirmek
to boost something that is not progressing
Örnekler
The company revamped its website to pep up online user engagement.
Şirket, çevrimiçi kullanıcı katılımını artırmak için web sitesini yeniledi.
The team introduced a new marketing campaign to pep up sales.
Ekip, satışları canlandırmak için yeni bir pazarlama kampanyası başlattı.
