Native
01
yerli, yöre halkı
a person born in a particular place, especially one associated with an indigenous culture
Örnekler
The natives of the island have preserved their unique cultural heritage for centuries.
Adanın yerlileri, yüzyıllardır kendilerine özgü kültürel miraslarını korumuşlardır.
The native spoke about the history of their land with great pride.
Yerli, topraklarının tarihinden büyük bir gururla bahsetti.
02
yerli, otokton
indigenous plants and animals
03
yerli, yöre halkından olan kişi
a person born in a particular place or country
native
01
doğma büyüme
related to one's place of birth
Örnekler
She spoke with a native accent from her hometown.
Memleketinden bir yerli aksanıyla konuştu.
The native language of the region is widely spoken among the local population.
Bölgenin ana dili, yerel halk arasında yaygın olarak konuşulmaktadır.
02
doğuştan, yerli
belonging to one by birth
03
yerli
describing the people who have lived in an area for a very long time
Örnekler
Native Hawaiians have a unique cultural identity and deep spiritual connection to the islands, which they have called home for centuries.
Yerli Hawaiililer, yüzyıllardır ev dedikleri adalara benzersiz bir kültürel kimlik ve derin bir manevi bağlılık duyarlar.
The native peoples of the Arctic, such as the Inuit and Yupik, have adapted to the harsh conditions of the region and have sustained themselves through hunting, fishing, and traditional practices for millennia.
Arktik'in yerli halkları, Inuitler ve Yupikler gibi, bölgenin zorlu koşullarına uyum sağlamış ve binlerce yıldır avlanma, balıkçılık ve geleneksel uygulamalarla kendilerini sürdürmüşlerdir.
04
doğal, yerli
as found in nature in the elemental form
Leksikal Ağaç
nativism
nativist
native



























