Moderator
01
arabulucu
someone who, as a job, helps opposing sides come to an agreement
Örnekler
The community leader acted as a moderator, stepping in to mediate disputes and prevent any escalation into violence.
Topluluk lideri, anlaşmazlıkları arabuluculuk yaparak ve şiddete dönüşmesini önleyerek moderatör olarak hareket etti.
The international organization appointed a skilled moderator to facilitate negotiations between conflicting parties, aiming to find a peaceful solution.
Uluslararası organizasyon, çatışan taraflar arasında barışçıl bir çözüm bulmak amacıyla müzakereleri kolaylaştırmak için yetenekli bir moderatör atadı.
02
moderatör, kolaylaştırıcı
someone who presides over a forum or debate
03
moderatör, bir sinod veya genel kurul başkanı
in the Presbyterian church, the officer who presides over a synod or general assembly
04
moderatör, nötron yavaşlatıcı
any substance used to slow down neutrons in nuclear reactors
Leksikal Ağaç
moderatorship
moderator
moderate
moder



























